06/12/2018, Saat: 17:53
İstanbul'da eczanem olduğu zamanlarda işe bakışım her zaman farklı olmuştu. Eczanem İstanbul Hadımköy gişelerinin orada bir köyde idi ( aslında köy bile değil,adresleme sisteminde ' mevki ' diye geçiyordu ). Bölgeyi daha iyi anlatabilmek için söylüyorum, eczanedeki çiçeklerimi köyün keçilerinden zor kurtarıyorduk. Hatta bir keresinde eczaneye giren ineği çıkarmak için iki saat uğraşmıştık ?
Eczaneyi açıp işi öğrendikten sonra kendimce çeşitlilik yapmaya başladım. Kadınlar için ( ve aslında bulunduğum bölge için ) pahalı olan makyaj malzemeleri,bakım kremleri,yine erkekler için tıraş malzemeleri,bakım kremleri getirtip çeşitli günlerde saç ve cilt analizleri vs. yaptırmaya başladım.
Bunları yaptığım zamanda hep kalfamın eleştirisine maruz kaldım. ' Abi bunu burada kimse almaz,bu elde kalır,buraya bunlar fazla,bunun için kimse gelmez vs. ' Ona hep aynı şeyleri söyledim ben de inatla. ' Bu kıyıda köşede kalmış yere medeniyeti biz getirmeliyiz.Biz buranın şartlarına göre hareket etmeyelim,burası bize yani o bölge halkının düşüncesine göre medeniyeti temsil eden eczaneye uyum sağlamalı. Bunun için de bu insanlara daha önce görmedikleri,haberlerinin bile olmadığı şeyleri sunmalıyız. İlk önce biz sunalım ki insanlar da görüp bilgi sahibi olup talep etmeye başlasınlar. Sen bir şey arz etmezsen talep de bekleyemezsin.' demiştim. Nitekim önceleri Arko Klasik Yağlı Krem'den başka bir şey kullanmayan bölge insanlarına, eczaneyi kapattığım 2013 yılında Vichy, La Roche-Posay, Mustella gibi markaların ürünlerini satmaya başlamıştık. İlk Saç ve cilt analizi yaptığımız gün sadece 3 hastamız gelmişken iki sene sonra bu rakam günde 200'lere ulaşmıştı. Bir müddet sonra bölge halkı öyle bir seviyeye geldi ki benden daha önce ismini duymadığım markalar istemeye başladılar, bu sefer onlar beni daha da yenilikler yapmam için zorlamaya başladılar. İlk başlarda çok büyük zararlar etmiştim,ürünlerin çoğu elimde kaldı vs. Ama sonra durum tersine döndü. Berberlerimiz de bu şekilde bir bakış açısına sahip olup müşterileri için fark yaratacak şeyler yapsalar eminim ki işleri çok daha farklı çok daha ileri bir seviyede olacaktır.
Eczaneyi açıp işi öğrendikten sonra kendimce çeşitlilik yapmaya başladım. Kadınlar için ( ve aslında bulunduğum bölge için ) pahalı olan makyaj malzemeleri,bakım kremleri,yine erkekler için tıraş malzemeleri,bakım kremleri getirtip çeşitli günlerde saç ve cilt analizleri vs. yaptırmaya başladım.
Bunları yaptığım zamanda hep kalfamın eleştirisine maruz kaldım. ' Abi bunu burada kimse almaz,bu elde kalır,buraya bunlar fazla,bunun için kimse gelmez vs. ' Ona hep aynı şeyleri söyledim ben de inatla. ' Bu kıyıda köşede kalmış yere medeniyeti biz getirmeliyiz.Biz buranın şartlarına göre hareket etmeyelim,burası bize yani o bölge halkının düşüncesine göre medeniyeti temsil eden eczaneye uyum sağlamalı. Bunun için de bu insanlara daha önce görmedikleri,haberlerinin bile olmadığı şeyleri sunmalıyız. İlk önce biz sunalım ki insanlar da görüp bilgi sahibi olup talep etmeye başlasınlar. Sen bir şey arz etmezsen talep de bekleyemezsin.' demiştim. Nitekim önceleri Arko Klasik Yağlı Krem'den başka bir şey kullanmayan bölge insanlarına, eczaneyi kapattığım 2013 yılında Vichy, La Roche-Posay, Mustella gibi markaların ürünlerini satmaya başlamıştık. İlk Saç ve cilt analizi yaptığımız gün sadece 3 hastamız gelmişken iki sene sonra bu rakam günde 200'lere ulaşmıştı. Bir müddet sonra bölge halkı öyle bir seviyeye geldi ki benden daha önce ismini duymadığım markalar istemeye başladılar, bu sefer onlar beni daha da yenilikler yapmam için zorlamaya başladılar. İlk başlarda çok büyük zararlar etmiştim,ürünlerin çoğu elimde kaldı vs. Ama sonra durum tersine döndü. Berberlerimiz de bu şekilde bir bakış açısına sahip olup müşterileri için fark yaratacak şeyler yapsalar eminim ki işleri çok daha farklı çok daha ileri bir seviyede olacaktır.
Cogito, ergo sum