26/06/2020, Saat: 11:53
ARKO'YU SEVMEYEN ÖLSÜN ! gibi iddialı bir cümleyle başlamış olmam, sizlerden farklı bir çocukluk geçirdiğim anlamına gelmesin. Kışın soba, yazın mazot ile harmanlanmış talaş (yakıt) ile ısıtılan limitli sıcak su ve pazar banyoları ve dışarı çıkana kadar bir kaç saatlik temizlik hissi. Neden her gün banyo yapamıyoruz düşüncesi bir taraftan, salonun baş köşesinde tahta saplı domuz fırçası ile buram buram Arko köpürten bir baba diğer taraftan. Sonrasında 3 parçalı Gillette aletine takmak istediği Perma Sharp jiletin beyaz plastik kutusunun boşalmış olması ve aynı anda kardeşimle göz göze gelişimiz. Bakkala kim gidecek şimdi? Esas şenlik tıraştan sonra başlardı. Plastik Boğaziçi kolonya şişesi bolca boca edilir, hızımızı alamaz kış mevsiminde sobanın üstünü de bol bol kolonya kokuturduk. Sonuç itibarıyla Arko'yu seviyorum (Evyap'ı sevmiyorum), kokusuna bayılıyorum. Hatta hızımı alamayıp banyo lifime de bir stick atıyorum zeytinyağı sabunu ile birlikte. Tıraş için bir stick aylarca bitmiyor ama banyoda haftada bir stick tükeniyor. Babam sekiz yıldır YOK! Ancak ARKO var, iyi ki varsın ARKO ...
As long as you have drinking days than hungover days, you're fine ...