02/02/2021, Saat: 21:00
(02/02/2021, Saat: 15:16)Lord Sparhawk Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Burada çeliğin metarulijisi çok önemli. 12 ile 30k arası fark edilir mi evet, cilde göre fark edilebilir. Akıcılık, tek çekişte bıraktığı pürüzsüzlükten belli olur. Ama şöyle bir şey var 12-15in üzerinde artık ağız çok ince ve batıcı hale gelmeye başlıyor ve ciltte gevrek, pütürlü, kolay tahriş edebilen bir yapıya bürüynüyor. Hassas ciltli kişileri geçelim normal ciltli kişilerde bile tahriş edici olmaya başlayabiliyor.
İkinci konu; gerçekten az çelik o derece yüksek kum değerlerini kaldırabiliyor. Çeliğin sertleştirilmesi ve tavlanması yapılırken homojen ve küçük taneli ve tokluğu iyi bir çelik çıkmış olması çok önemli oluyor. Yoksa çelik yumuşak olursa zaten çok yüksek kum değerlerini taşıyamıyor ve tıraşın ortasında körelebiliyor. Yok çok sert çelik ise bu sefer ya batıcı oluyor ya da honlama, hatta kayışlama esnasında çıtır çıtır kırılabiliyor. O zaman böyle gevrek çelikleri pastalarla terbiye etmekten başka seçenek kalmıyor. Çünkü istediğiniz kadar yüksek kumlu taş kullanın en hafif kullanımda bile o çıtırıtılı kırıklar devam ediyor. Deri de tek başına bunları toparlamıyor.
Çeliğin gerçek anlamda 15k ve üzerinden faydalanabilmesi için hem çok iyi çelikten üretilmiş olması hem de etli bir çelik olması lazım. Alman usturalarında taşlama çok içbükey olduğundan ne kadar iyi çelik olursa olsun sonuçta nihai ağzın dayanımı iyi olmuyor. Sheffield çelikleri evet yumuşak ve etli ama bu sefer onlarda da o keskinliği ulaşabilecek oranda karbon olmadığından istenen keskinliğe çıkılamıyor. 15 üzerine gerçek anlamda ulaşabilen yegane usturalar Japon kamisoriler. Bunlar hem çok yüksek karbonlu, hem çok tok çelikler olduklarından, hem de taşlama profili olarak oldukça etli olduklarından yüksek kum değerlerini çok daha iyi kaldırabiliyorlar. Hani bir nevi ver allahım ver, usturaya hangi taşı verseniz yetmez daha da bile beni diyor. Ama bu sefer de o bahsettiğim aşırı keskin ağzın ciltteki tahriş edici etkisi ortaya çıkıyor.
Bu işe başlangıçta insanda heves olabiliyor daha çok ince taşa geçeyim, şöyle nagura kullanayım, böyle sprey kullanayım diye ama iş kullanım pratikliğine geldiğinde yılların değişmez tecrübelerinin getirisinin haklı olduğunu görüyorsunuz. Yani; kotikül ile bitirme ya da kotikül yetmezse tek bir ilave bitirici taşla bitirme. Bu şekilde en tatmin edici, ciltte en rahat ağız olduğu gibi, ağzın dayanımı da iyi oluyor. Çok incelen ağzın direnci de düşük oluyor, kayışlaması da zor oluyor çünkü en ufak harekette o emeğiniz geçip gitmiş oluyor.
Yeni başlayanlara yapılacak en iyi tavsiye bence bir kotikül edinip onu iyi şekilde kullanmayı öğrenmeleri olur. Mikroskopla çizik kalıyor mu diye ağza bakma fetişini de bırakmak lazım. Kotikül normal şartlarda puslu ağız verir, pus da çizik demek. Lupda hiç çizik bırakmayacağım diye çok uğraşırsanız herhangi bir taşta, bu sefer ağzı fark etmeden fazla inceltir ve görünmez kılağı oluşturursunuz. O görünmez kılağı da usturanın bir kaç tıraşta ani olarak, hatta daha ilk tıraşın ortasında körelmesine sebep olur. Dolayısıyla sizin o ağız parlak, pürüzsüz olacak diye uğraştığınız fazladan bir saatin hiç bir değeri kalmamış olur. Lup kullanın ama farklı amaçla. Her şey tadında, dengesinde güzel.
Ha bu Habaz komşum arada cama yapıştırdım böylece sonuna kadar kullanabileceğim demişsin ya, metak etme o taşı torunununa bile bırakırsın. Bitirme taşları çok az oranda kullanılıp, naniwa ss'ler de hızlı kesiciler olduğundan taşın aşınması çok az oluyor. Benim 12 naniwa belki 15 senedir kullanıyorum, düzlemelerim de dahil olmak üzere totalde 2mm belki ancak gitmiştir taştan. Seramik taşlar kolay aşınmaz o yüzden korkmaya gerek yok. Çabuk incelen taşlar klasik japon su taşlarıdır. Özellikle king, suehiro gibi markalar çok yumuşaktır. Ama onlarda bile uzun yıllar da kullansanız bir ömürde taşı bitirmeniz imkansız gibidir. Benim atölye ortamında sık düzlemeye tabi kalan, sürekli oluklu ıskarpelalar bilenen king taşım yaklaşık 17-18 sene oldu hala kalınlığının çok büyük bir kısmını koruyor. Beni çok rahat mezara gömecektir. Ha makitanın ince versiyonu haliyle daha çabuk bitecektir ama o bile rahat 20-30 sene götürür diye düşünüyorum.
Çok şükür bugün de bilgiye aç bünyelere ilaç oldunuz Özgün Bey Dediklerinizden yola çıkarak bir coticule edinmek şart oldu başlangıç için. Yurt içinde sadece karabulut ticarette görünüyor. 2. el olarak ise hiç denk gelmedim. Daha önceki bir konuda Karabuluttakilerin iyi olduğunu yazdığınızı anımsıyorum. Sizce oradan alıp geçmeli mi yoksa yurtdışı imkanları zorlanmalı mı?